AYNALAR DA YALAN SÖYLER
AYNALAR DA YALAN SÖYLER
Dalgalar tırmalıyor ruhumun en mahzun yerlerini. Ne yazık ki ağlamak da çare değil buna. Hangi ilkel adam öğretti bana ağlamanın tüm acıları dindirdiğini? Savaş açıyorum tüm neandertallere. Savunun! G noktamın g günü gelmiş. İçimdeki tüm yaralara, bağnazlıklara ve cehalete savaş açıyorum dış destekli homo sapiensler ile.
Peristaltik bir dalgayla karnımdan tüm vücuduma yayılan bu acı neden? Hey güneş! Sen öğretmedin mi bize diyalektiği? İmkânsız ise mümkün olması için niçin çabaladık, iki kere ikinin dört ettiğini söyleyenlere niçin her seferinde aldandık?
Naif bedenim coşkun ruhumu hazmedemiyor. Kim kime sahip anlamakta güçlük çekiyorum. Belki de birisi yoktur. Bedenimin varlığından emin gibiyim; peki ya ruhum? Aynalar da yalan söyler. Buharlı bir banyoda, bir alışveriş merkezinde yahut paslı bir dükkân camında... Sahi hangisi gerçek benim?
Sürek avına çıktığımızda kaçıyorum yanlarından. Ormanda bir başıma dolanıyorum. Daha İsa doğmamış, darbeler olmamış, kimseler asılmamış, barut icat edilmemiş ve ilk kitap yazılmamış... Bilincim zamanın çok ötesinde fakat konuşamıyorum. Görmediğim, duymadığım fakat bir şekilde hatırıma yerleşmiş olan şeyleri düşünüyorum. Zihnimdeki beyaz perdeden bir bir geçiyor; krallar, köleler, din adamları, mucitler, sanatçılar, fahişeler... Herkes olması gereken yerde, ben dahil. Avdan dönen arkadaşlarım çeviriyor birden etrafımı. Açlıklarını gideremediklerini bana dönen mızraklarından anlıyorum. Bedenim ansızın koskoca bir aynaya dönüşüyor. Zihnimdeki beyaz perdeden geçenleri onlar da görüyor bir bir. Sonra mızraklardan biri saplanıyor cılız bedenime. Ayna çatırdıyor. Gözlerim kapanırken ve güneş usul usul kararırken aklımdan tek düşünce geçiyor: "Herkes olması gereken yerde, ben dahil."
12 Mayıs 2021- Karantinada bir gece


Yorumlar
Yorum Gönder