SİGARA KÜLÜ KADAR

 SİGARA KÜLÜ KADAR


    "Sigara külü kadar yalnızlık..." dizesini çok severim. Hani ölmeden önce bir cümle söyleyecek kadar dermanım olsa ve çevremde toplaşan insanlar ne söyleyeceğimi dört gözle bekleyip bana baksalar herhalde onlara, "Sigara külü kadar yalnızlık..." derim.
  Hayatım boyunca pek çok insan tanıdım. Ama çok sevdiğim bir akrabam, samimi bir arkadaşım yahut daha iyisi hiç olmadı. Sadece çok sevdiğim kadınlar oldu. Hepsi bu kadar. Yeni bir insanla tanışınca kendi kendime hep şöyle derim: "Evet, ben seni daha önce görmüştüm. Tarihini, zamanını hatırlayamam ama kesinlikle görmüştüm." Bunun ergenliğe ait bir davranış olduğunu düşünmüyorum çünkü ben 15 yaşında da böyleydim, şimdi de böyleyim ve eminim ki 50 yaşında da böyle olacağım. Biraz samimi olduğum bir insanın zaaflarını, kendini beğenmişliğini, kibrini, bencilliğini, hırsını, riyakârlığını görünce sadece ondan değil tüm insanlardan nefret ediyorum. Yüzüne güldüğüm pek çok insanın gözlerinin içine bakıp "Mutlu musunuz? Beni de kendinize benzettiniz. He şimdi mutlu musunuz?" demek istiyorum.
   Kendime pek çok kez, "Sevmek mi, sevilmek mi?" diye sormuş ve hep aynı cevabı vermişimdir: "Sevmek." Bunu söyledikten sonra da Keresteci Faik'in oğlu Sait'in o sözünü hatırlarım hemen: "Bir insanı sevmekle başlar her şey..." Bence sevilmenin ne demek olduğunu bilmediğimden bu soruya hep aynı cevabı veriyorum. Karşılıksız bir şekilde sevildiğimi hiç hissetmedim. Yıllar önce, "Aşkın meşakkatli yollarından geçip en tabii hâllerini yaşayamamak..." diye bir şey yazmıştım. Ben yazdığım şeyler üzerine düşünmeyi çok severim. "Neydi bu tabii hâller Serkan?" derim kendime: Öpüşmek, koklaşmak, sevişmek, el ele yürümek, nişanlanmak ve sonunda evlenmek. "Peki meşakkatli yollar?" İşte bu çok zor bir soru!
   Susmak... Suskunluğunu paylaşacağın birinin yanında olması ne kadar güzeldir kim bilir? Yalnızlığını onun yalnızlığına katmak... Yalnızlık benim için hayattan uzaklaşan bir yol değil aksine hayata açılan bir kapıdır. Şark'ın geveze kültüründen kopup Batı'nın sessiz, yalnız dünyasında hapsolmak... Bir kadın ile el ele Avrupa'nın görkemli eserlerinin arasında sessizce yürümek... 
   Hislerin, şiirlerin, aşkların bir önemi kalmamış. Herkes kendinden uzaklaşıp başka biri olma, bu başka birine başkalaşmış başka bir kişiyi aşık etme, bu sahte aşkın sahte acısını yalnızlık ile yatıştırma derdinde. Yalnızlık ve acı insanın günlük derdi değil hayatın ana duygusu üstadım, ana duygusu.
23.05.2021

Yorumlar

Popüler Yayınlar